Houston, Texas'taki Uzay İstasyonu Uçuş Kontrol Odası, 2017

Üretkenlik

Nasa Görev Kontrol Merkezi: dünyanın en havalı çalışma alanı

Egzersiz bisikletleri, biyolojik ritme uygun ışıklandırma ve uzaydan canlı uydu verileri… Houston, Texas’ta bulunan Nasa Uzay Merkezi’nin Görev Operasyonları eski yöneticisi Paul Sean Hill, kuruluşun adeta bu dünyaya ait olmayan bir ofis yaratarak esnek çalışma trendini nasıl benimsediğini açıklıyor

 

Nasa Görev Kontrol Merkezi nasıl görünüyor?

Bir acil durum çağrı merkezine veya hava trafiği kontrol binasına benziyor denebilir. Hepsinde birkaç bilgisayar ekranının olduğu yaklaşık 20 masanın yanı sıra odanın ön kısmında tüm ekibe özet verileri gösteren büyük bir ekran var. Belki filmlerde görmüşsünüzdür, duvarın en üst kısmında o anki zamandan uzay gemisinin uydu kapsama alanına gireceği bir sonraki zamana kadar her şeyi gösteren bir dizi saat bulunuyor. Neredeyse yaptığımız tüm işlerde ya geri sayım yapıyor ya da işe başladıktan sonra geçen süreyi hesaplıyoruz.

Ziyaretçileri en çok şaşırtan ne oluyor?

Herkes görüntüleme odasına girip merkez ekranda uzay aracının dünyanın tam olarak neresinde olduğunu gösteren büyük haritayı görünce adeta büyüleniyor. Haritanın hemen yanında uzay aracının hem içinden hem de dışından gelen videoları gösteren geniş bir ekran var. Ziyaretçiler buna baktıktan sonra içlerinden biri daima şunu soruyor: "Bu gerçek mi? Tüm bunlar şu anda mı oluyor?" Onlara her zaman şöyle cevap veriyoruz: "Evet, gerçekten şu anda oluyor, hem de dünyadan yaklaşık 400 kilometre uzakta."

Merkezin ikonik bir yerleşim düzeni var. Bunun tasarımı için ne kadar düşünülmesi gerekti?

Altmış yıl önce, yani uzay uçuşlarımıza başladığımız zamanlarda insanların nerede oturduğu çok önemliydi. Belirli disiplinler, çalışanların notlarını daha kolay bir şekilde karşılaştırabilmeleri için bir araya toplanırdı. Günümüzün bilgisayarlı çalışma ortamında bu, çok daha az önem taşıyor. Artık aynı odada bulunmak veya birbirlerine sanal olarak bakıp, diledikleri yerden veri paylaşabilmelerine imkân tanıyan sistemleri kullanmak onlar için yeterli oluyor.

Uzay İstasyonu Uçuş Kontrol Odası, 1964

 

Personelin uzaktan veya esnek çalışma seçeneği var mı?

Gelişen teknoloji bir bakıma esnek çalışma koşullarını da beraberinde getiriyor. Sahip olduğumuz sistemler sayesinde kontrol odasında bulunmayan kişiler evden giriş yaparak çalışabiliyor. Üstelik uzay aracını kullanmadıkları takdirde (veri analizi yaptıklarını veya sunum hazırladıklarını varsayalım) bunu başka bir yerden yapamamaları için hiçbir sebep yok. Ayrıca merkez, personelin iki haftada bir cuma günleri evden çalışmalarına izin vermeye başladı. Herkesi kişisel performansına göre değerlendirdik: 80 saatlik maaş dönemini 10 yerine dokuz günde tamamladıysanız ve katılmanız gereken bir toplantı yoksa o gün çalışmanız gerekmiyor. Bu, ekibin ruh hali üzerinde dev bir etki yarattı. Yani mantıklı bir şekilde kullanıldığında esnek çalışma modelinin bize yardımcı olduğunu söyleyebiliriz.

İş istasyonları ne kadar ergonomik?

Bu, benden önceki birçok yöneticiyi gücendirebilir ancak kuruluşumuzun ilk 40 ila 50 yılında insan faktörlerinin büyük bir kısmı ikinci planda kalıyor, odak noktasında yalnızca işin teknik kısmı yer alıyordu. Rahat olmayan sandalyeler, oturma ve klavye pozisyonları olağan şeylerdi. Son 10 yılda bunu daha fazla ciddiye almamız gerektiğini öğrendik. Yaklaşık 2011 yılından bu yana her şeyi baştan aşağı değiştirdik.

Değişikliklerden kaç tanesi personelin geri bildirimi sonucunda yapıldı?

Bunlar, küçük parçalar hâlinde geldi. Başından beri her şey aynı olduğu için insanların pek fazla şikayeti yoktu. İnsanlar oturma düzeni veya ışıklandırma hakkında şikayette bulunduğunda yöneticiler gözlerini devirip şunları söylerdi: "Tabii, tabii. Ay’a gittiğimizde de ışıklandırma böyleydi. Şimdi susun ve işinize bakın."

Ancak yıllar geçtikçe yapılan çalışmalar ergonominin önemini göstermeye başladı. Nasa’nın doktorları, çalışma alanlarımızdaki ışıklandırma türü ile çalışanlarımızın ruh hâli arasında doğrudan bir ilişki olduğunu söyledi. Sonuç olarak masrafları etkilemeden ergonomiyi büyük ölçüde geliştirebileceğimizi ve iş yerini çalışanlarımız için daha iyi bir yer hâline getirebileceğimizi keşfettik. Satın aldığımız, piyasaya yeni sunulmuş bilgisayar masaları hükümet tarafından tedarik edilen konsollardan daha ucuzdu.

Paul Sean Hill; Houston, Texas'taki Nasa Uzay Merkezi'nin Görev Operasyonları eski yöneticisi

Paul Sean Hill; Houston, Texas’taki Nasa Uzay Merkezi’nin Görev Operasyonları eski yöneticisi 

 

Nasa personeli, penceresi olmayan bir odada çoğunlukla 10 saatlik mesailer yapıyor. Çalışanlarınızın sağlığını nasıl koruyorsunuz?

Büyük, penceresi olmayan bir binada çalışmamızın sebebi bilgisayarların daha kolay serin tutulabilmesi. Ne var ki bu şekilde içeriye doğal ışık girmiyor. Bunu göz önünde bulundurarak yapay ışıklarımızın düzeyini, rengini ve türünü ele aldık. Bu, çalışanların biyolojik ritimlerinin korunmasına ve evde, insanların normal uyuma saatlerinin dışında uyuyabilmelerine de yardımcı oldu.

Doktorlarımız ayrıca çalışanların mesaileri boyunca yürüyüş yapmalarını da tavsiye etti. Saatte bir yapılan iki ila beş dakikalık kısa yürüyüşler bile uzun vadede sağlıklarını büyük ölçüde etkileyebiliyor. Ayrıca molalarında daha da aktif olmak isteyen çalışanlara imkan sağlamak için Görev Kontrol Odası’nda birkaç bisiklet ve koşu bandından oluşan bir egzersiz odası kurduk.

Ofiste herhangi bir giyim kuralı var mı?

Hem evet hem hayır. Ben geleneklere bağlıydım, uçuş direktörü olduğum zamanlarda daima kravat takardım. Son 20 yıldır giyim kuralı biraz daha esnek hâle geldi. 7/24 çalıştığımız için özellikle gece çalışanları yarı resmî iş kıyafetleriyle görebiliyoruz. Ancak genellikle bunun daha altına inmiyoruz. Dış dünyaya yansıttığımız imaja özen gösteriyoruz. İnsanların profesyonel olduğumuzu ve işimize odaklandığımızı bilmelerini istiyoruz.

Etkili bir ekip çalışması için ipuçlarınız nelerdir?

Öncelikle etkileşim çok önemlidir. Nasa olarak zincirin başından sonuna kadar tüm kademelerdeki çalışanlarımızı etkileşim kurmaya teşvik ediyoruz. Herkesin ister yüz yüze isterse uzaktan işleri hakkında konuşabilmesi, bilgilerini paylaşabilmesi ve çevresindekilerden destek alabilmesi büyük önem taşıyor.

İkinci olarak -ki bu ilk maddeyle de bağlantılı- herkes yüzde 100 şeffaflık için çabalamalı. Bilgilerin gizlenmesi, ekibinizde güven sorunları olduğuna dair bir uyarı işaretidir. Görev Kontrol Odası’nda veya kuruluşun herhangi bir bölümünde sorun çıktığında bunun derhâl üst düzey yönetim ekibinin dikkatine sunulmasını bekledik. Kulağa her şeyi yönetiyormuşuz gibi gelse de bunun gözle görülür derecede fark yarattığını keşfettik. Ölçeği fark etmeksizin sorunlarla anında ilgilenmek, durumu daha etkili bir şekilde yönetebildiğimiz anlamına geliyordu. Sonuç olarak yönetim toplantılarının yarısını önemli ölçüde daha iyi kararlar alarak geçirdiğimizi ve kuruluşu daha iyi yönettiğimizi fark ettik.

Üçüncü olaraksa ekibinizin tüm üyelerini iyileştirme önerilerini paylaşmaya teşvik edin. Çoğu insan, yanlış nedenlerin arkasında durmamak adına işe yaramayan şeyler hakkında şikayette bulunmaz. Ekiplerimizi dinlemenin hem kuruluşumuzun iyiliği hem de çalışanlarımızın sağlık ve mutluluğu için yapabileceğimiz en değerli şey olduğunu öğrendik.

Siviller, Görev Kontrol Odası’ndan neler öğrenebilir?

Öğrenecekleri en önemli şey şu: Şu ana kadar yaptığınız şeyleri devam ettirmemeye özen gösterin. Ofisimizi hep alışık olduğumuz tarzda kurmamız, uzun bir süre boyunca pahalı ancak gerektiği kadar iyi olmayan ekipmanları kullanmaya devam etmemize neden oldu. Gün boyunca yaptığımız işler düşünüldüğünde kulağa çılgınca gelebilir ancak eski bilgisayar ve yazılımlarımızdan en son teknoloji ürünlerine geçiş yapmamız epey uzun sürdü. Yapabileceğimiz en iyi şey, bir adım atarak değişikliğe gitmekti.

 


Paul Sean Hill’in Mission Control Management (Görev Kontrol Yönetimi) adlı kitabı, Nicholas Brealey Publishing tarafından yayımlanmaktadır

Hill, Birleşik Krallık’ta çalışan gazeteci Etan Smallman’e konuştu